28. Alevîlik'te Sıkça Adı Geçen "Musahiplik" Kavramı Nasıl Açıklanabilir?
Musahiplik, toplumsal bir akrabalık anlamındadır. Yani musahiplikte kan bağı ve akrabalık şartları aranmaz. Musahiplik yol kardeşliği ile denk düşmektedir. Açıklamak gerekirse; mesela Cem törenleri, İkrar Verme Cemi ve Görgü Cemi vb. olarak gerçekleştirilir. Birlik Cemi geniş kapsamlıdır ve yaş farkı gÖZetmeksizin herkes katılabilir. Görgü Cemi ise daha özellıklıdır, disiplinli ve düzenlidir, musahip olmayanların dışında bir katılım söz konusu değildir. Alevîlik-Bektaşilikte böylesine önem verilen ve değerli bir yeri olan musahiplik iki Alevinin bu işe karar vermeleriyle başlar, ailelerin de rızası alınmak koşuluyla toplumsal seviyeleri, eğitim düzeyleri ve ekonomik yapıları birbirine uygun kişiler musahip olabilirler. Musahiplikte sıkı bir yardımlaşma ve dayanışma disiplini söz konusudur. Sosyal yaşamın her alanında, musahipler birbirlerine yardımcı olurlar. Eğer musahiplerden biri ölür veya çalışamayacak bir duruma gelirse, diğer musahip onun ailesine bakmakla yükümlüdür.
Musahipliğin önemli özelliklerinden birisi de musahip çocuklarının birbirleriyle evlenememeleridir. Hepimizin bildiği gibi aralarında kan bağı bulunanlar amca çocukları, teyze çocukları vb. birbirleriyle evlenebildikleri halde, aralarında kan bağı bulunmayan musahip çocuklarına birbirleriyle evlilik yasaktır. Bu da musahipliğin biyolojik kardeşlikten daha önemli tutulduğunu gösterir. Birbirlerine sürekli yardımcıdırlar. Gerektiğinde birbirlerinin mallarından yararlanabilirler.
Musahiplikte her iki taraftan birinin hata veya sevaplarından diğer musahip de sorumludur. Toplumsal anlamda olaya baktığımızda birliğin, hoşgörünün ve toplumsal barışın sağlanmasında böylesine bir kurumun ne derece önemli ve faydalı olduğu açıkça görülür.
Sevgi ve hoşgörünün ön plana çıktığı, yardımlaşmanın üst düzeyde olduğu sürece Alevî-Bektaşi veya Sünnî olsun bir toplumun birlik içerisinde yaşayacağı ve kolay kolay bozulmayacağı herkesçe bilinmelidir. İster Alevîlik-Bektaşilikte olduğu gibi musahiplik kavramı çerçevesinde isterse başka bir şekilde insanlar arasındaki ilişkilerin güvencesi olan bu tür kardeşlik kurumlarının ne kadar önemli olduğu açıktır; özellikle de insanların birbirlerine güvenlerini daha çok yitirdikleri bir ortamda.
Musahiplik kavramının ortaya çıkışı Peygamberimizin Medine'ye göçüne dayandırılmaktadır. Mekke'den Medine'ye göç edenlere "Muhacirin", (göçmenler) Medinelilere ise "Ensar" (Yardım Edenler) adı veriliyordu. Göç edenlerin barınma, yeme içme sorunları ortaya çıkanca peygamberimiz her Mekkeliyi bir Medineli ile kardeş ilan etti. Böylece sosyal yardımlaşma güçlendirildi ve Mekkeli Müslümanlar kendileri için barınacak bir yer buldular.
Ancak günümüzde musahiplik sadece Anadolu Alevî-Bektaşiliğinde bulunmakta ve yaşamaktadır. Şu anda Arap kültüründe bu olayın varlığını sürdürdüğüne dair bir bilgimiz bulunmamaktadır. Neden Araplarda varlığını yitirmiş ve Anadolu'da bütün canlılığı ile sürmektedir?
Bunun temel sebebi Türkmen ve Yörüklerde bulunan "Andalık" kurumudur. İki kişi birbiri ile kan kardeşi oluyor ve birbirlerine "Anda" adını veriyorlardı. Birbirlerini ölünceye kadar "Yoldaş" olarak anıyorlar ve akraba gibi kız alıp kız vermiyorlardı. Bu kurumun Medine'deki olayla birleşerek varlığını Alevî-Bektaşi kültürü içinde sürdürdüğü de öne sürülmektedir.
Hiç kardeşi olmayan ailenin tek çocuğunun ya da kardeşleri hakka yürüyenlerin kendilerini yalnız hissetmemeleri ve öz kardeş kadar birbirine bağlı musahiplik yol kardeşi edinmeleri, Alevi ve Bektaşiliğin sosyo kültürel zenginliğidir.