04.09.09
|
#1
|
Kıdemli Üye
Üye
Üyelik tarihi: Sep 2009
Mesajlar: 195
Rep Puani : 11
|
Seyit Ali Sultan (Kızıldeli) 1
Seyid Ali Sultân (Kızıldeli) ve Dergâhı
1380'lere uzanan tarihiyle erken dönem Balkan Alevîliği'nin oluşmasında çok etkin bir isim olan Seyid Ali Sultân (Kızıldeli), sadece Balkanlar'da değil, Anadolu'da da çok önemli bir inanç önderidir. Kendisinin kurduğu ve kendi adıyla ölümsüzleşen dergâhı, dünyanın en önemli Bektâşî dergâhlarından birisi olduğu gibi, günümüze kadar gelebilmiş, iyi korunmuş ender dergâhlardandır.
Seyid Ali Sultân, bugün Yunanistan sınırları içinde kalmış Dimetoka (Didymetikon) yakınlarında bir yerde dergâhını kurup da, çerağlarını uyandırırken belki de kendinden altı yüz yıl sonra bile bu kadar sevileceğini, anılacağını bilmiyordu. Kendisinden sonra burada Alevî İslâm inancının da çok önemli simalarından Pir Balım Sultân'ın ve birçok ozanın bu dergâhtan çıkacağını öngörmese de, burayı bir inanç ve kültür merkezi yaparak, Alevî İslâm tarihinde müstesna yerini almış oluyordu.
Bizler, Ahmet Hezarfen'in 1412 yılından başlayarak 1900'li yıllara kadar uzanan bir zaman çizgisinde bu dergâhın tarihinde çok önemli bir yer edinen bazı önemli olayları, belgeleriyle okuyarak Alevî-İslâm inancıyla ilgili değerlendirmelerimizi bile yeniden gözden geçireceğiz.
Osmanlı'nın ilk kuruluşuna hakim olan anlayışın Türkmenlere dayandığını, Osmanlı yönetiminin kendi kurucu unsurları olarak Türkmenleri, Alevî-İslâm inancından insanları ilk başlarda nasıl desteklediklerini, onların ibadet ettikleri mekânlara nasıl saygılı davrandıklarını, Arap İslâm anlayışının ülkeye hakim olmasından sonraysa, nasıl dışlandıklarını, Osmanlı'nın kendi resmi tarihini de yansıtan, Osmanlı belgelerinden anlamış oluyoruz.
1826 yılında Kızıldeli yakınında Tatar Pınarı mevkiinde "Muharrem Matemi" için toplanmaya gelenlerin tutuklanma kararını, İstanbul'da yapıldığı gibi bir uygulamanın buralarda da yapıldığını görüyoruz. Bu çalışmada tekkelerin maddi imkânlarının yanı sıra, Osmanlı'nın Bektâşîliğe kuruluşundakinin aksine önyargılı bakışının sonuçları belgeler ışığında görülmektedir.
Kızıldeli (Seyyid Ali Sultan) Dergâhı kapandıktan sonra, dergaha bağlı insanların inançlarını bütün baskılara rağmen günümüze kadar yaşattıklarını görüyoruz.
1945/1947 yılları arasında Yunan gerillalarından dolayı tam anlamıyla bölgede bir kaos yaşanmış. Özellikle Karakaçanlar adı verilen Yunanlı çobanlar tekke civarındaki köylere baskınlar yapmış, erkekleri öldürmüşler. Kızıldeli'den göç etmiş olanlar Uzunköprü'de Kavak mahallesine, Muratlı'da Yeniköy, İstanbul'da Firuzköy, Avcılar, Gaziosmanpaşa ve Zeytinburnu'na yerleşmiştir ve inançlarını yaşamaya devam etmektedirler. Ayrıca Bursa İsmetiye, Atıcılar, Uzunköprü Yeniköy, Umurca, Beyköy, Kırklareli İslâmbey köyü, Silivri Ortaköy'de Kızıldeli süreğine mensup insanlar bulunmakta: bunlar, dini hizmetlerini de Lütfü Akyurt Baba'dan görmektedirler.
1826 yılında dergâhların kapatılmasından sonra kendi evlerine çekilen insanlar bir dönem istedikleri gibi baba seçimi yapamamışlar. Bununla ilgili çok muntazam bir kayıtta elde bulunmamaktadır. Hatırladıkları isimlerden sadece Koca Lâtif Dede ile, Bektâş Ağa olarak bilinmekte, 1918 yılından itibaren ise bir kısım seyyid Ali Sultana bağlı olanlar Türkiye'ye göç etmişler, özellikle Demirköy, Muratlı, Ortaköy'e yerleşmişlerdir. O dönem Şahkulu Dergâhı'nda Tahsin Baba'dan el alarak hizmetlerine devam etmek suretiyle bu güne gelmişlerdir.
Lütfü Akyurt Baba ile yapılan görüşmenin sonucudur.
16-17 Nisan 2005 tarihinde Ayhan Aydın ve Ahmet Hezarfen tarafından yapılan Yunanistan gezisinde tekke ile ilgili resimler çekilmiş ve mezar taşlarının yukarı dergâhta korunmuş fakat aşağı dergâhta tamamen tahrip edilmiş olduğu tespit edilmiştir.
|
Sponsor Reklamlar
|
|
|
Alinti
|