ÖZET Cem, Alevi anlayışında önemli bir hizmettir. Bu yazıda, Sivas, Kangal, Dışlık köyünde 1960’lı yıllardaki uygulanış şekliyle cem töreni tanıtılmaktadır. Bu tören daha çok ekim-kasım aylarında, tüm köy halkının katılımıyla, akşam saatledxrinde yapılır. ABSTRACT
Cem is important service in Alavi understanding. The cem ceremony that was performed before 1960s, in Dışlık village of Kangal, Sivas, is narated in this writing. This ceremony is mostly performed in october and november, with the participation of all residents of the villege, and in the evining hours. Anahtar Kelimeler :Cem, Alavilik, On İki Hizmet. Key Words: Cem, Alevism, The Twelve Services Ön Söz
On iki hizmet ve Cem, Alevi anlayışında önemli bir hizmettir. Bu hizmetin ana kaynağı Kuran-ı Kerim’deki ayetlere ve Kırklar Cemi’ne dayanmaktadır.
Bu hizmetin uygulayıcısı pir, rehber, mürşit, talip, ikrar ve imandır. Meydan sofası küskün, dargın, kırgın ve haksızların yeri değildir. Allah, “Kul hakkı ile huzuruma gelmeyin.” demiştir. Bizim cemlerdeki canlar “Ölmeden önce nefsi envaresini öldürür.” Hak huzuruna varmadan, meydan sogasında yargılanırlar. Herkes birbirinden pir ve cemaat huzurunda rızalık alır. Haklı hakkını bu huzurda talep eder. Haksız olan da özür dilemesini bilir. Kin ve kötülükler dışarıda kalır. Meydan sofaları dostluk, hoşgörü, güzellik, birlik, beraberlik, sevgi, Hak ve Ehlibeyt’le haşır neşir olma yeridir.
Halk arasındaki yanlış söylemleri ortadan kaldırmak için, cemler herkese açıktır. İsteyen gelip görebilir.
Bu çalışmada Sivas ve çevre illerde uygulanancemleri, Oni ki hizmet’iyle, ayetiyle, duasıyla, deyişi ve düivaz imamı ile dara durma, secdeye inme ve niyazı ile tüm detaylarını anlatmaya çalıştık. Bunu anlatırken noksanlığımız varsa hoşgörünüze sığınırız. Bu metne katkısı olan dede ve araştırmacı-yazarlara teşekkür ediyorum.[1]
ALEVİ KİMDİR Alevi’yiz Allah’ı bir bilenleriz Başımız ol yüce Kur’an’a bağlı Resul’üne iman edenlerdeniz Yolumuz bir ulu divana bağlı Severiz Resul’ü aşk ile candan Hazreti Ali’yi seçmeyiz ondan Müsahip oldular hem teni tenden Kalbimiz bir ulu ikrara bağlı Aşığız bizler hakikatin yoluna Rehberine mürşidine pirine Hazreti Resul’ün İslâm dinine Mezhebimiz İmam Cafer’e bağlı Etmeyin iftira bize ne kârınız var Hak’ka doğru dönen didarımız var Hacı Bektaş gibi hünkârımız var Gittiğimiz yollar dergâha bağlı Severiz bizler on iki imamı Kalben bağlıyız yoktur gümanı Gelecek diye Mehdi sahip zaman Aşık Musa’nın gönlü yollara bağlı Musa KARAKAŞ
ABDAL MUSA CEMİ
Cem, Abdal Musa Cemi’yle başlar. Cem, köylerde sonbaharın son aylarında veya kış aylarında yapılır.
Birçok köyde dede vardır. Dede olmayan köylere de vardır. Ayrıca her talibin ıkrar verdiği ayrı ocaklar ve o ocaklara bağlı dedeler vardır. Dede:Dede Seyyit’tir. Seyit demek, dedenin silsile ve sülalesinin Ehlibeyt’e uzamasıdır. Yani aslının Ehlibeyt neslinden olmasıdır. Talip:Ehlibeyt’i seven, inanan ve ikrar veren ehli müminlere talip denir. Dedenin Köye Gelmesi: Görgü, Abdal Musa Cemi’yle başlar, demiştik. Dede köye gelir, herhangi bir talibinin evine misafir olur. Bu misafirliğe konaklama denir.Talip, dedesinin kendi evinde konaklamasından dolayı sevinçli ve mutludur. Eğer imkânı varsa, dedesine konak kurbanı keser. Durumu kurban kesmeye müsait değilse imkânlarına göre bir lokma; yani bir yemek hazırlar. Köyün aile büyüklerini yemeğe davet eder. Köyün büyükleri yemekten sonra sohbet ederler. Sohbet esnasında konak sahibi:
-Talip komşular, pirim gelmişken münasip görürseniz bir Abdal Musa Cemi yapalım, diye sohbet açar.
O cemaatta bulunan canlar tarafından, bu öneriye olumlu cevap verilince herkes gönlünden ne koparsa kalkar dedenin huzurunda tek tek duaya durur. Abdal Musa aşkına ne verecekse orada ikrar eder. Kimisi kurban, kimisi para, kimisi un, bulgur ve saire ikrar eder.
Dualarını aldıktan sonra hizmet sahipleri o andan itibaren hizmetlerine başlarlar. Bu arada dede, cemaatta bulunan canlara rızalıkiçin bir hatırlatma yapar:
-Aranızda küskün, dargın varsa birbirinizle görüşüp barışmadan Abdal Musa Sultan Cemi’ne gelmesin....Burası Hak yolu; hak alma ve hak verme yeridir....
Dargın, küskün olanlar dede huzuruna gelir, barışır, görüşür, rızalık alır. Herkes hizmetine devam eder. Meydan Sofasında Toplanma Akşam olur meydan sofasında toplanılır. Cem yapılır. Cem yapılırken on iki hizmetyapılır. Abdal Musa Cemi’ne Kısır Cemide denilir. Çünkü bu cemi yaparken görgü-sorguolmaz. Hatta Abdal Musa Cemi’nde delilde yanmaz. Çünkü delil yanan cemde görgü, sorgu, rızalık, erkan cemiolması gerekir. On iki hizmetin tamamı Görgü Cemi’nde gerçekleşir. Ama görüyoruz ki Abdal Musa Cemi’nde de delil yakan var.
Bu bölümde Abdal Musa Cemi’ndeki hizmetleri yazmadım. Sadece cemin başlama aşamasına kadar olanı yazdım. Abdal Musa Cemi ile Görgü Cemi arasında on iki hizmet uygulama farkı hemen hemen aynıdır. Bu nedenle cem on iki hizmetini burada yazmadım. Çünkü ilerideki sayfalarda on iki hizmeti, duası, secdesi, dar-ı Mansur’u, farraşı, sakası, delilcisi... tüm hizmetleri detayıyla bulacaksınız. Abdal Musa Cemi’nin Bitmesi Abdal Musa Cemi bittikten sonra talipler, dedenin kaldığı konuk evinde toplanırlar. Dede:
-Allah kabul ve makbul eylesin, Abdal Musa aşkına cem yaptık; aranızda inşallah küskün, dargın kalmadı; bu nedenle buradan gitmeden sizler de şu Görgü Cemi’ni yapmak isterseniz dar-ı meydanolalım. Yoksa ben yoluma gideyim, diye müsaade ister.
Talipler de:
-Gelmişken bizlere Hak yolunda görülüp sorulmak isteriz, derler.
Bundan sonra görgü için görülmefaslı başlar.
Görgü Cemi
Daha önceleri tarikata girmiş müsahip canlar görülür. Müsahipli canlar görülmeden önce boy abdesti alır; yıkanır, temizlenir. Temizce giyinir. Eşleri de aynı şekilde yıkanır, boy abdesti alır. Bellerine kemer-best bağlarlar; rehberleri önlerinde olmak üzere büyük müsahip sağ başta, küçüğüonun solunda, eşleri de yaş durumuna göre eşlerinin solunda, ayakları yalınayak olarak meydana, pirinhuzuruna gelir. Eğilip meydana niyaz eder; dara dururlar.
Dede, Kuran’ın A’raf suresi 23. ayetiniokur: Her ikisi Rabbimiz, kendimize yazık ettik. Bizi bağışlamaz ve bize rahmet etmezsen biz kayıp edenlerden oluruz. Dede bu ayeti okuduktan sonra şöyle devam eder:
-Allah Allah! Eli yerde, yüz gökte, özü Dar-ı Mansur’da; Hak Muhammet Ali yolunda, erenler meydanı, pir divanında, canı kurban, teni terceman, On iki İmam ve on dört Masum-u Pak Efendilerimizin dostlarına dost, düşmanlarına düşman olmak kavliyle Hak Erenler’in nasihatını kabul, muktedasıyla amel etmek üzere yalın ayak, yüzü üzere sürünerek gelmiş, Ayn-i Cem Erenleri’nin izn-i icazetiyle Muhammet Ali yoluna, Seyyit Muhammet Hünkar Hacı Bektaşı Veli, tarik-i nazenine dahil olmak üzere koç kuzulu kurbanlarıyla gelmişler. Hakk’ı görmüş, rah-ı Hak bilmiş, Nesimi gibi yüzülüp, Mansurgibi asılıp, Fazlıgibi borçtan halas olmak dilerler. Himmet-i Pir niyaz ederler. Allah Allah!...Eyvallah!...
Dede, cemde bulunan canlara hitaben:
-Ayn-i cem erenleri, sizler bu canlardan razı mısınız? der.
Dede, bu soruyu üç defa tekrarlar. Görgüye katılanlar genellikle daha önceden şikâyete konu olacak bir durumları varsa, onu komşular arasında hallederek ceme geldiklerinde herhangi bir istekli can çıkmaz; şayet biri birinden istekli çıkarsa pir ve canların gayretiyle hâlledilir.
Cemde bulunanlar ayağa kalkmadan oldukları yerde secdeye niyaz eder, “Allah Allah!...” diye dardaki görülen canlardan razı olduklarını ifade etmiş olurlar.
Dede, bunun peşinden Kuran-ı Kerim’den Tevbe Suresi: 119. ayeti okur:Ey inananlar, Allah’tan sakının. Doğrularla beraber olun. Ayetini okumaya devam eder. Daha sonra:
-Tevbe günahlarımıza estağfurullah...Elimizle, dilimizle, belimizle işlediğimiz günahlarımıza tevbe estağfurullah...Kalbimizle, cem-i azamızla işlediğimiz günahlarımıza tevbe estağfurullah...İsyanımıza tevbe estağfurullah... Can-ü dilden el bağladım evliya erkanına Hamd-ü lillah gene durdum Piri’imin divanına Elaman, sığındım erenler lütf ü ihsanına Bu yolda canım kurban Pir’imin fermanına
Dede:
-Ber cemal-ı Muhammet, kemal-i Hasan, Hüseyin, Ali- ra bülende selavat...,der; tüm canları selavat vermeye çağırır.
Hep birlikte: Allahümme salli ala seyyidina Muhammed ve alâ Al-i Seyyidine Muhammed!..diyerek selâvat verilir.
Darda bulunanlar, yani görülenler yüz üzeri kapanıp secdede dururlar. Dede:
-Geldiğiniz Ali yolu, durduğunuz Mansur darı...Hak, cesedinize can verdi; kalbinize iman verdi... Ağız talip, dil mürşit...dedikten sonra, darda duranlara sorar: -Erenler meydanında ne gördünüz, ne işittiniz?.... Secdedeki canlar, başlarını kaldırmadan:
-Pir meydanına geldik, Hak gördük, Hak işittik... derler.
Dede secdedeki canlara şu telkini yapar:
-Allah, Eyvallah kapısında, döktüğün varsa doldurun, ağlattığınız varsa güldürün...Yıktığınız varsa yapın. Doğru gezin, dost gönlünü incitmeyin...Mürşide teslim-i nıza olun. Yalan söylemeyin, haram yemeyin, zina etmeyin...Elinizle komadığınız herhangi bir şeyi almayın; gözünüzle görmediğinizi söylemeyin. Gelme...gelme; dönme...dönme! Gelenin malı, dönenin canı...Riya ile ibadet; şirk ile taat olmaz... Söylediğin meydanın, sakladığın senin!... Allah!... Eyvallah!... Bunun üzerine görgüsü yapılanlar dara kalkarlar.
Dede sorar:
-Erenler meydanında, Pir huzurunda Mürşid’ine teslim-i rıza oldun mu? Allah-Muhammet-Ali, On İki İmam ve Ehl-i Beyt soyuna iman ü ikrar ettin mi? Kazaya razı olup, kadere bağlandın mı? Nacilerin pişuvası İmam Caferi Sadık’ın içtihadı üzere hak dediğimizi hak bilip, batıl dediğimizi batıl bildin mi? Muhammet-Ali’nin ve Ehlibeyt’inin sevdiğini sevip tevella; sevmediğini sevmeyip teberra ettin mi? Dört kapı, kırk makam hak mı?...On iki yas-ı matem hak mı?... Suret-i haktan görünüp, dünya menvaatiyle gözünü kamaştıracak münafıkların sözlerine aldanıp erenler yolundan uzaklaşırsan Mahşer günü yüzünüz kara olsun mu?...der. Dardaki canlar da her soruya:
-Allah...Eyvallah!, diyerek cevap verirler. Dede:
-Allah-Muhammed-Ali, Hünkar Hacı Bektaşı Veli ikrarınızda sabit kadem eyleye, gerçek erenler demine Hüüüü..., diye dua eder.
Böylece canların görülüp sorulması bitmiş olur. Tarikten ( Erkandan) Geçme Bundan sonra günahlardan arınmak için müsahipli canlar erkandan geçmeden terceman(yani kurban eti) yiyemezler. Tarikten geçme töreni şu şekilde olur:
Müsahipli iki can eşleriyle meydana, pir huzuruna gelmeden abdestlerini almış olup; ter temiz giyinmiş, yalın ayak, rehberleri önlerinde meydana gelirler. Dede meydanda,erkan elinde, kendisi ayakta,erkana düşecektalipleri/canları bekler.
Meydana gelen canlar diz çöker. Meydana niyaz ettikten sonra ayakta duran dedenin ayağına niyaz eder. Büyük müsahip sağ tarafa, yüz üzere yere uzanır. Küçüğü olan müsahip de aynı vaziyette sol tarafına uzanır. Eşleri ise ayak tarafında duvakları veya önlükleri ile müsahip canların yalın olan ayaklarını örterler.
Dede, canlara erkan çalmadan önce La Feta’yı okur. “La feta illa Ali, la seyfe illa Zülfikar.Daha sonra “ Nasrun min-Allah’i ve Fethün karip ve beşşirü’l müminin ya Muhammet!.., ya Ali!.. Üstadı nefes, tarikatı iman, erkanı meşayih, erkansıza ne meşayih..Göz görenin, yol varanın. Yolca giden yorulmadı; gerçek gediğinden ayrılmadı. Güzel Şahım eyvallah!...Destur Şahı Merdanı Zülfikar, ya Şahı Velayet!... ” diyerek, üç kere: -Allah Muhammet, ya Ali.... -Kalka diyelim bir Allah Allah!..., diyerek canların sırtına erkanlar vurur.
Canlar bu erkan vurmadan sonra tekrar dedenin ayağının önüne niyaz ederek ayağı kalkar. Dedenin elindeki erkanın bir sağ başına, bir ortasına, bir de sol başına niyaz ederek dedenin sol tarafından ayrılıp müsahipler küçüğü büyüğünün eline niyaz eder; büyük de küçüğünün yüzlerin öper ve tecella, temmenna dolanır. Tevella, teberra ile cemin sol yanına çıkıp duaya durur.
Mürşit/Dede: -Temennaları kabul, muratları hasıl ola...Allah diyelim. Hak penahında saklasın...Hüüüü...diyelim, der.
Bundan sonra müsahipli canların hepsi de sırayla erkandan geçerler. Halkadaki yerlerine otururlar.
Müsahipliğe İkrar Verme
Ehlibeyt bendesi olan, Ehlibeyt yoluna inanan canlar evli olup, pirine, mürşidine, rehberine inanıp iman getiren insanlar bir biri ile anlaşırlarsa müsahip olabilirler.
Müsahip olacak canlar önce eşlerine, baba ve annelerine danışarak onların rızasını aldıktan sonra görgü evine eşleri ve anne-babaları ile gider, rehberi görürler. Rehber bunlara abdestlerini aldırır ve boyunlarına bir tığ-bent(büyük mendil veya çevre) takar.
Rehber bu mendili sağ eli ile tutar, önlerine düşer. Önce kapının sağına-soluna niyaz eder. Kapıdan içeri girince rehber, yüksek sesle:
-Hü şeriat erenleri.... -Hü tarikat erenleri -Hü marifet erenleri -Hü sırr-ı hakikat erenleri, diyerek rehber ve canlar sağ ayaklarını önce atarak her söylediklerinde bir ayak ileri giderler.
Pir, onların isteklerine karşı der ki:
-Ey talip!...Bu bir uzak yoldur; gidemezsin. Demirden leblebidir, yiyemezsin. Oddan gömlektir, giyemezsin.....Geri gidiniz!..., der.
Rehber, ikrar verecek canları geri götürüp tekrar üç defa geri getirir. Dördüncüde pir, bu talipleri kabul eyler.
Repber, talipleri dedenin önüne getirip niyaz ettirir. Niyazdan sonra müsahip olacak canlar, dedenin önüne diz çöker; dizlerinin üzerine oturur. İkisi de sağ ellerinin baş parmaklarını dedenin eline verirler. Dede bunlara der ki:
-İyi ve kötü günlerde kardeşsiniz. Bir gömlekten ses vereceksiniz. Gelme, gelme...Dönme, dönme...Gelenin malı; dönenin canı.. Daha sonra dede müsahip gençlere yemin verdirir:
-Bu ikrardan dönmemesine yanımızdaki daşlar, hıfız melekleri güvah olsun mu? İkrarından dönen Muhammet-Ali’nin şefaatından mahrum kalsın mı? Boynuna münkir halkası takılsın mı? Yanımızda bulunan gözle görünmeyen melekler şahit olsun mu? Müsahibinle pirin eteğini tuttun mu? Mürşidin Muhammmet, rehberin Ali’dir. Per, Hünkar Hacı Bektaş Veli’dir. Verdiğiniz ikrar onlaradır. Taşlar, ağaçlar, ay, gün, yer, gök...tanık olsun mu? Bu ikrardan dönerseniz Ali’nin Zülfikar’ı boynunuza dolansın mı?....diyerek bu andı içtikten sonra dede müsahip canlara şu duayı eder:
-Allah Allah!...İkrarları kadim ola, muratları hasıl olsun...Verdiği ikrardan dönmeyeler. Birbirlerinden usanmayalar. Allah-Muhammet-Ali, gönlünüzü gümandan, başınızı dumandan halas eyleye. On İki İmam, didarından, katarından ayırmaya. Hünkar Hacı Bektaş yardımcıları ola...Gerçeğin demine hüüüü!...
Bundan sonra bu yeni müsahip canlar da erkandan geçirilirler. Müsahiplik ve Tercüman Kurbanı: Kurban veya kurbanlar sahipleri tarafından başları dedeye doğru durdurularak, ön sağ ayaklarını elleri ile kıvırarak duaya dururlar.
Dede, Saffat Suresi’nin 103 ve 107. ayetleriniokur: İkisi de Allah’a teslim oldular. Babası oğlunu alnı üzerine yatırdı. Biz, ey İbrahim rüyayı gerçek yaptın dedik. Bu demede O’nu ödüllendirdik Ona bir kurban verdik der. Kurbanlar tekbirlenir. Dede: -Fermanı celil, kurban-ı Halil, tüyü Cebrail, canı İsmail, diyerek cemaatla ve kurban sahipleri ile birlikte tekbir getirilir: Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber...Eşhedü en la ilahe illalah vallahü ekber...Allahü ekber ve lillahil hamd, diyerek üç defa tekarlanır.
Dede devamla: La feta illa Ali, la feta illa Zülfikar(Ali’den başka er, Zülfikar’dan başka kılıç yoktur.), der.
Dede: Yardım Allah’tandır. Kazanç yakındır. İnananlara müjdeler olsun,ayetini okur.
Dede: -Ya Allah, ya Muhammet, ya Ali!...Pirimiz, üstadımız Hünkar Hacı Bektaşı Veli...Diyelim Allah Allah!...
Tüm cemaat secdeye varırlar. Dede, aşağıdaki gülbankısöylerken hep bir ağızdan Allah...Allah! derler: Allah Allah!...Akşamlar hayır ola, hayırlar feth ola, şerler def ola....Münkirler mat, münafıklar berbat ola...Müminler şad ola; Hak Muhammed Ali yardımcımız ola...On İki İmam, On Dört Masum u Pak, On Yedi Kemerbest katlarından, didarlarından ayırmaya...Pirimiz üstadımız Hünkar Hacı Bektaşı Veli, muin ve destigirimiz ola. Cenabı Hak münkir, münafık şerrinden, adü mekrinden uzak eyleye... Dertlerimize derman, hastalarımıza şifa, borçlarımıza eda nasip ve müyesser eyleye... Gökten hayırlı rahmetler, yerden hayırlı bereketler ihsan eyleye...Namerde muhtaç eylemeye. Kurbanlarımızı dergah-ı izzetinde kabul eyleye; lokmalarımıza sevap yazıla...Kazaları, afetleri, belaları defetmiş ola... Dil bizden, nefes Hünkar’dan ola. Nur-ı Nebi, Kerem-i Ali, Gülbank-ı Evliya, Hünkar Hacı Bektaşı Veli....Gerçekler demine hüüüüü... der. Böylece kurban tekbirlenmiş olur ve bu hizmetin tamamlanması için dede, zakirlere destur verir. Zakirler kurban hakkında Yedi Aşıklar tarafından söylenmiş üç Düvaz-İmam okurlar.
Kurban Tekbirleme/ Düvaz -İmam Kurbanlık koyundur meydana gelen Önünde delili Cebrail deyi Kudretten koç indi Hak emri ile Hakk’a kurban oldu İsmail deyi. Dört kimse kurbanı yerinden alan Erenler ceminde meydana gelen Zakirin zikridir üç düvaz-imam Oku tekbirini güzel er deyi Tekbirini al da bıçağını vur Hesabını bil de hizmetini gör Boğazla keşküle kanını eyle sır Zira Hak sırrıdır kanda sır deyi Kurban tekbirlendi götür pünhana Zira cevreyleme cesette cana Arzulamış gider ulu divana Müminler aynası şavkı nur deyi Postundan arala getir meydana Hasan Hüseyin’den, Zeynel’e cana Bakır ile bile girdi kazana Eridi kürede oldu hal deyi İmam Cafer ilmin kitabın okur Daim bülbül olmuş gülşende şakır Yağını dergahta delile yakın Delil-i Şahımerdan kendi nur deyi Kırklar meydanında çark-ı pervane Musayı Kazım’dan ol şirin cana Rıza lokmasın getir meydana Dört kapısı tamam olan yer deyi Muhammet Takı’dır lokmayı sunan Aliyel Nakı’dır nuş edip kanan Hasan’ ın askeri cihana gelen Mehti şu cihanda oldu sır deyi Çok hikmet var ol kurbanın başında Hesap onun yüreğinde döşünde Ehl-i Mümin divan durur başında Sakiler doldurur kadeh sun diye Hatayım nuş eder aşkın dolusu Doluyu nuş eden pirim Alisi Rehbere teslim eyle derisin Kamberin serdiği sofra bu diyi Kurban Tekbirleme/Düvaz-İmam Akıl ermez yaradanın sırrına Muhammet-Ali’ye indi bu kurban Kurban olam kuduretin nuruna Hasan-Hüseyin’e indi bu kurban Ol İmam Zeynel’in destinde idim Muhammet Bakır’ın dostunda idim Cafer-i Sadık’ın postunda idim Musa Kazım, Rıza’ya indi bu kurban Nuhammet Tağı’nın nurundan idim Aliyel Nağı’nın sırrında idim Hasan Ali Askeri’nin darında idim Muhammet Mehdi’ye indi bu kurban Tarikattan hakikata erenler Cenneti ala’ya postu serenler Muhammet-Ali’nin yüzün görenler Erenler aşkına indi bu kurban Aslı Şahı Merdan, güruhu naci Hakikate bağlı bu yolun ucu Senede bir kurban talibin borcu Muhammet aşkına indi bu kurban Şah Hatayi’m der ki bilir mi her can Kurbanın üstüne yürüdü erkan Tırnağı tesbihtir kanı da mercan Oni İki İmamlar’a indi bu kurban Kurban Tekbirleme Hata ettim Hüda’nındır bu kurban Muhammet Mustafa’nındır bu kurban Safi nesli Cüneyt Haydar oğlu Ali’yel Mürteza’nındır bu kurban Ali’nin Düldülü’nün Kanber’i Zülfikarı kazanındır bu kurban Hatice’yi Fatıma Kibriya’yı Zehra İmam olsun silanındır bu kurban Hasan ki aşk ile girdi meydana Hüseyni Kerbela’nındır bu kurban İmam Zeynel, İmam Bakır’ı, Cafer
Kazım, Musa, Rıza’nındır bu kurban Muhammet Takı’dır, Şah Ali Nakı Hasan Ali Askeri Liva’nındır bu kurban Muhammet Mehdi’yi Sahip Zaman’ı Eşiğinde gedanındır bu kurban Bilirim günahım hadden aşıptır Ali oğlu ebanındır bu kurban On İki İmam nur oldu Şah Hatayi’m Şahım nuru Hüda’nındır bu kurban Üç düvaz-imam okunduktan sonra zakirler sazlarının üzerine eğilerek,“Allah...Allah...” diyerek dedenin duasını beklerler. Dede: -Allah Allah...Hizmetiniz kabul, muradınız hasıl ola. Ağzınız dert görmeye.Zikrettiğiniz erenlerin, evliyaların duaları üzerinizde hazır ve nazır ola...Zakirler piri İmam Caferi Hazretlerinin şefaati üzerinizden eksik olmasın...Dem Ali, kerem Hünkar Hacı Bektaşı Veli’den ola....Gerçek erler demina hüüüü....Ya Ali!.... Bundan sonra farraş gele, methiyesini okuya, dede duasını ede.
Meydan Sofasında Toplanma
Canlar, pirin, rehberin, mürşidin ve cemaatın önünde görülüp sorulduktan, ikrarlar verilip müsahipler bağlanıp kurbanlar dualanıp, kurban duaz-imamlar zakirler tarafından okunup düalar bittikten sonra akşam canlar ve pir, rehber, mürşit...Yerler döşenmiş, postlar serilmiş hazırlanmış olan cem evine akşam saatlerinde toplanmaya başlar. Peyik, kapıcı, gözcüve diğer hizmet sahipleri cem evinde bulunurlar. Cem evine gelen canlar önce kapıda kapıcıya niyaz eder. Ondan sonra kapının sağ tarafına niyaz eder; sonra da sol tarafına niyaz eder. “Bismillah...ya Allah!...” diyerek sağ ayağını önce içeri atar ve içeri girer.
Canlar içeri girerken kapıcı, gözcüye, “hüü erenler!..” diyerek işaret verir. Yani “Mihman canlar geliyor; onlara yer göster” der. Gözcü de gelen canlara yaş durumlarına göre yer gösterir. Canlar da pir, rehber gelmemiş iseler meydana niyaz eder, gösterilen yere otururlar.
Bacı (Bayan) canlarda ceme gelirken elleri boş gelmez tabaklar içerisinde elma, portakal, kuru üzüm, çörek, börek...gibi lokmalar getirirler. Bu lokmalar kapıcıya teslim edilir. Kapıcı da lokmaları gözcü veya lokmacıya verir. Veya bacılar kendileri lokmaları ile duaya durur. Duadan sonra dedenin veya zakirin önüne konur.
Bacılar da ceme girerken cemin giriş kapısının sağ ve sol tarafına niyaz eder, dara durur, dede bir dua eder; duadan sonra meydana niyaz eder, gözcünün gösterdiği yere oturur.
Dedenin pir postu serilirken Ahzap Suresi 56. ayetokunur: Muhakkak Allah ve melekleri Peygamber’e salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona çokça salat ve selavat getirin.
Dede, pir postuna oturmadan önce dar meydanına niyaz eder ve kendi özünü dara çeker: Allah Allah!...Özüm darda, yüzüm yerde; Hak huzurundayım. Erlerin, pirlerin nüfuzunu üzerimden eksik eyleme. Doğruluktan, dürüstlükten ayırma. Eksiğimi, noksanlığımı affeyle...Eda edeceğim bu ağır ve kutsal görevde yardımını benden esirgeme....Yapacağım bu hizmetimi Aliyel-Mürteza’nın, Hüseyn’i Gerbela’nın dergahına kaydeyle...Nefes benden himmet Hünkar Hacı Bektaşı Veli’den ola. Hüüüü... Ya Ali! Duadan sonra meydana niyaz eder, dizleri üstünde yürüyerek gider posta niyaz eder; ayağa kalkıp Elif darına durur. Ayetel Kürsü(Bakara 255) ayetini okur. Ayet bittikten sonra pir postuna niyaz eder, postuna oturur:
Ayetel Kürsi: Bismillahirrahmanirrahim Allahü lâ ilâhe illâ hüvel Hayyül kayyûm, lâ te ‘huzühû sinettün velâ nevm, lehû mâ fissemâvâti vemâ fil ard, men zellezi yeşfeu ındehû illâ biiznih, ya ‘lemû mabeyne eydihim vemâ halfehüm, velâ yuhitûne bişey’ in min ilmihi illâ bimâ şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel’ard, velâ yeûdühü hıfzuhüma ve hüvel-aliyyül-azi. Ayetel Kürsi Ayetinin Meali: Allah ( o Allahtır ki) kendinden başka hiç bir tanrı yoktur. (O zatı ezeli ve ebedihayat ile diridir. (baakıydir). Zatiyle ve kemâliyle kaimdir (yarattıklarının her an tedbir-ü hıfzında yegane haakimdir, herşey onunla kaaimdir). Onun ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepdi onun. Onun izni olmadıkça nezdinde şefaat edecek kimmiş. O (yarattıklarının) önlerindekini, arkalarındakini, (yaptıklarını, yapacaklarını, bildiklerini, bilmediklerini, açıkladıklarını, gizlediklerini, dünyalarını, ahiretlerini, hülasa her şeyini) bilir. (Mâhlukatı) onun ilminden yalnız kendisinin dilediğinden başka hiç bir şeyi (kaabil değil) Kavrayamazlar. Onun kürsüsü gökleri ve yeri (kucaklamıştır o kadar) vâsı’ dir. Bunların nigehbanlığı Ona ağır da gelmez. O, çok yüce, çok büyüktür.
Meydan sofasına daha önce gelmiş olan canlar, dede cem evine gelince ayağa kalkarlar ve Elif darına dururlar. Dede yerine oturur ve şu duayı okur: Allah, Allah, Allah!....Geldiğiniz yoldan, durduğunuz dardan, çağırdığınız pirden, Hünkar Hacı Bektaş Veli’den şefaat göresiniz. Cenab-ı Hak ikrarınızda berkemal eyleye. Allah’a kul, Muhammed’e ümmet, Ali’ye talip eyleye...Bu dardan, bu yoldan ayırmaya. Şah-ı Merdan Ali, yaramaza, uğursuza, pirsize, duş getirmeye...Şeytan’ın şerrinden, gafili gaddardan, görünür görünmez kazadan beladan koruya. Cenab-ı Allah, hayırlı evlat, hayırlı devlet, gökten hayırlı rahmet, yerden hayırlı bereket nasip eyleye. Darınız, niyazınız kabul ola,,,Dil benden, inayet Allah’tan, nefes Hünkar Hacı Bektaşı Veli’den ola. Gerçeğin demine....Hüüüü....Ya Ali!... Duanın sonunda canlar niyaz ederken dede, Tevella ve Tecella duasıokumaya devam eder. Şu duayı okur: Tecellanız, Tevellanız Hakk’a yazıla...Tecellanız temiz, yüzünüz ak ola...Tecella gören cehennem narı görmeye...Hüüü...Ya Ali! Tecella duası bittikten sonra ceme gelecek canlar, tek veya birkaç can dara durur. Dede, dar duası okur. Canlar duadan sonra gözcünün gösterdiği yere oturur. Dara dururken canların uyacağı usuller: Dara duracak erkek canlar yaş sırasına göre sıra olurlar. Eğilerek sağ ayağının baş parmağını sol ayağının baş parmağının üzerine koyup, sağ elinin parmaklarını sağ ayağının baş parmağının üzerine eğilerek değdirir. Sol elini de kolunu çapraz tutarak eli açık şekilde göğsünün üzerine kapatır ve o şekilde dara durur. Buna darda mühürleme denir.
Bacılar ise dara dururken sağ ayak baş parmağını sol ayak baş parmağının üzerine kor. Başlarını eğer, göğüslerinin üzerinde sağ el, sol elin üzerine çaprazlama konarak dara dururlar. Dede Dar duasını okur. Duadan sonra niyaz eder. Niyazdan sonra gözcü, bacı veya bacıları, bacılara ayrılan yere oturmasını sağlar. Elif darı(Fatima Darı): Sağ ayak baş parmağı, sol ayak baş parmağının üzerine konur. Sağ el çaprazlama, sol da kalbin üzerine gelecek şekilde göğüs üzerine konur. Sol el yana salınıp hafif eğilerek dara durulur. Akşam Gülbengi: Bismi Şah Allah Allah... Akşamlar hayır ola, hayırlar feth ola, şerler def ola, müminler şad ola, meydanlar abad ola, sırlar zahir ola, gönüller ruşen ola, kısmetimiz gani ola, muradımız hasıl ola, Muhammet-Ali yardımcımız ola, ibadetlerimiz kabul ola, demler kaim ola, cemler daim ola, münkirler mat ola, münafıklar berbat ola... Üçler, beşler, yediler, On İki İmamlar, Kerbela şehitleri, On Dört Masum-u Paklar, On Yedi Kemer-bestler, Kırklar, Evliyalar, Embiyalar, Veliler, Nebiler,313 Mürseller, şehitler, gaziler, cümle erenleryardımcımız ola... İmam Ali, katarından, didarından ayırmaya... Pirimiz Üstadımız Hünkar Hacı Bektaş Veli Efendimizin hayır ve himmetleri üzerimizde hazır ve nazır ola... Şeytanın şerrinden, negah kadadan, kuru bühtandan emin eyleye...İki cihanda korktuğumuz yere uğratmaya... Dertlilerimize deva, hastalarımıza şifa, gönüllerimize iman ihsan eyleye... Niyazlarımızı, lokmalarımızı kabul eyleye... Dil bizden, nefes Hünkar Hacı Bektaş Veli Efendimizden ola...Nur-u Nebi, Kerem-i Ali, Gülbeng-i Hünkar Hacı Bektaşı Veli...Pir kemali evliya...Gerçekler demine Hüüüü...... Akşam gülbengi okunduktan sonra ceme lokma getiren canları gözcü huzura alır ve dede Lokma duası okur: Lokmalar kabul ola, muratlar hasıl ola, Hak-Muhammet-Ali yardımcımız ola. Bir lokmanız bin belaya karşı gele, Hak dergahına yazılmış ola, lokma sahipleri niyetlerine vasıl ola, şefaat bula....Hüüü.....
Kudret, Nübüvvet, Velayet, Beşaret, Emanet, Postların Kim Beyan İderBeyaz Post: Allah
Hakkın yaratıcı kudret eli, yedi beyaz, (nur)Sarı Post :
Hz. Muhammed. (Ahmed-i Muhtar)
Nübüvvet.(Güneş)Yeşil Post: Hz. Ali (Haydar-ı Kerrar)
Velayet (Ay)Kara Post:
Ahmed Yesevi (Türkistan Postu)
Piri Beşaret (Yıldız)Gök Post: Lokman Perende, (Horasan Postu)
Mürşidi Emanet. (Cehver)
On İki Postu Kim Beyan İder
1.
Mürşid Postu
: Hünkar Hacı Bektaş Veli
2.
Rehber Postu
: Habib Emircem Sultan
3.
Türbedar Postu
: Hızır Lale Cüvan Sultan
4.
Aşçı Postu
: Kara Donlu Can Baba
5.
Ekmekçi Postu
: Seyyid Mahmud Hayrani
6.
Şerbetçi Postu
: Kızıl Deli Sultan
7.
Nakip Postu
: Sarı Saltuk Sultan
8.
Meydancı Postu
: Seyyid Cemal Sultan
9.
Atçı Postu
: Boz Geyikli Dede Karkın
10.
Kurbancı Postu
: Şah İbrahim Hacı Sultan
11.
Ayakçı Postu
: Abdal Musa Sultan
12.
Mihmandar Postu
: Kolu açık Hacım Sultan
On İki Hizmetleri Kim Beyan İder
1.
Tarikatçı
: Hz. Hasan Mücteba
2.
Davetçi
: Hz. Hüseyin Desti Kerbela
3.
Saki
: Hallacı Mansur
4.
Zakir
: Seyyid Nesimi
5.
İbriktar
: Sarı İsmail
6.
Gözcü
: Karaca Ahmed
7.
Cerağcı
: Kara Pipabat Sultan
8.
Sofracı
: Garip Musa Sultan
9.
Meydancı
: Barak Baba
10.
Ferraş
: Resul Baba Sultan
11.
Pervane
: Taptuk Emre
12.
Kapıcı
: Güvenç Aptal
Dede on iki hizmet sahiplerini Hak’tan bize nida geldi deyişiyle çağırır:Haktan bize nida geldi Pirim sana haber olsun Şah’tan gülzarı geldi Peyik sana haber olsun Bu yola giden hacılar Güruhları hep naciler Cem kilidi kapıcılar Kapıcı’ya haber olsun Hak, kuluna eder nazar Dört nesneden adem dizer Kalleş gelmiş cemi bozar Gözcüsana haber olsun Ey kalp evi dolu kişi Daima Hak’ladır işi Kimdir bu halkanın başı Zakirsana haber olsun Mümin yolun yakın ister Münkirlerden sakın ister Delil yanmaz yağın ister Delilci’ye haber olsun Mümin çekildi meydana Münkir atıldı zindana Hizmet verildi Selman’a Tazeker’e haber olsun Zakir zikreder sazı ile Duaz okur avazı ile Mümin müslim niyaz ile
Carcısana haber olsun Haydin gidelim üryana Mümin müslim bir yana Tekbir verildi kurbana Kurbancı’ya haber olsun. * * * * Yola giden haslar hası Silinsin gönüller pası Doldur ver engür tası Sakkacı’ya haber olsun * * * *Haydın girek hakikate Kulak tutun marifete Mümin girdi ihtikata Semacı’ya haber olsun Fatımacemde oturur Kurbana kepçe batırır Gerçeğe lokma getirir Nakıpsana haber olsun Şah Hatayı’m barı çaldı Şah’tan gülizarı geldi Pirden bize destur oldu İznikçi’ye haber olsun
Bittikten sonra dede, on iki hizmet sahibine Hizmet Gülbengi okur. Hizmet Gülbengi Bismişah Allah Allah....
Akşamlar hayrola, hayırlar feth ola, şerler def ola, hizmetleriniz kabul ola, muratlarınız hasıl ola. Ayn-i cem erenlerinin gül cemallerine aşk ola, Muhammet Mustafa, Aliyel Mürteza yardımcınız ola... Bu efendilerimizin hüsnü hizmetleri üzerimizde hazır ve nazır ola. Saklaya, bekleye.. . Yolsuza uğratmaya... Duş getirmeye... Hızır yoldaşınız, Evliya haldaşınız ola... Dil bizden, nefes Hünkar Hacı Bektaş Veli’den ola... Gerçek erenler demine Hüüüü... Dede bu gülbengden sonra:
-Aşıka mana, mümine nişan, der. Cemde olan canlar birbirleriyle niyazlaşırlar. Birbirinin omuzlarına niyaz ederler. Bu niyazlardan sonra Dede:
-Zakirin zikri dile gelsin, der; destur verir. Zakirler üç deyiş, bir düaz okur. Deyiş Yaradan ne güzel buyurmuş Gelin ey erenler niyaz edelim Muhammet, kâfirin dinin ayırmış Gelin ey erenler niyaz edelim Niyaz etmek imiş her şeyin başı Niyaz edenlerin ihsandır işi Cemde erkek olmaz, erkek de dişi Gelin ey erenler niyaz edelim Niyaz bizi uçmak eder uçurur Abu zemzem sularından içirir Sırat köprüsünü kolay geçirir Gelin ey erenler niyaz edelim Cehennemde vardır gannen kuyusu Yetmiş yıllık yoldan gelir işçisi Hemen niyaz etmek imiş iyisi Gelin ey erenler niyaz edelim Şah Hata’yım cümle niyaz bendedir Niyaz eyleyenler yine bendedir Niyaz etmeyenler cehennemdedir Gelin ey erenler niyaz edelim. Deyiş Evvel Allah, dedim; açtım gözümü Gözüme Muhammet-Ali göründü Eğildim turaba sürdüm yüzümü Ol güzel Allah’ın yolu göründü Üçler çiçeklenmiş, yediler sırdan Allah, Muhammed’i yarattı nurdan Kırklar meydanını gezdim ezelden Yedinici kapının şarı göründü Ayetül-kürsüokur müminin dili Aynel arştan gelir onun gıdası Yeşil asa tutar Hızır’ın eli Elinde asası nebi göründü Karanlıktır bu dünyanın ötesi Söylerim sözümün var mı hatası Hasan ile Hüseyin’in atası Tanrın’ın aslını Ali göründü Derviş Ali’m der ki ey bağrı taşlı Mümin kullarının gözleri yaşlı Nice erler gördüm erbahar başlı Er bahar başının şarı göründü. Deyiş Okundu Nad-ı Ali ey Şahı Merdan Medet, dertlilerin dermanı Haydar Aşıklar maşukun canların canı Müminlerin dini imanı Haydar Mezherül acaip aşıkar eden Onsekiz bin alemi anda var eden Hud Cengi’inde Muhammed’e car eden Vermez kafirlere amanı Haydar Tecdüdühu avnenlek Mürteza Din aşkına çal Zülfikar kıl kaza Uğratma hışmına medet kıl bize Elesti bezminin ahtının peymanı Haydar Fil nevayı leylallahına hacet Hatemi Mustafa, mührü nübüvvet Mümin kullar senden umar şefaat Medet şeaatın ummanı Haydar Hacetin küllün hemmüm ve gammüm Seni inkar eden terki müneccim On İki İmam hürmeti için efendim Koyma zulumatta insanı Haydar Seyancelü bi azametika ne hikmet Hatemi Müstafa Mühr-ü Nübüvvet Şah-ı Velayet’tir kıldım şahadet Medet, şahadetin peymanı Haydar Ve aleyha mahlu edrik neyn edrik Çağırdı Mustafa dedi ki lebbeyk Aldı anda esselamı ya alyk Zülfikar elinde üryanı Haydar Zülfikarı Düldül Fatıma Kanber Gece gündüz Şah’ın hizmetin eyler Hemen didarına eyle müyesser İstemem cenneti, Rıdvanı Haydar Ne gevhersin ne kıymetli lalinsin Nice şu dünyaya gelip gidersin Cenazede ak deveyi yedensin Bilinmez merkadın nehanın Haydar Ah eder ağlarım gece ve gündüz Hayalin fikrimden gitmiyor hergiz Üç yüz yıldan sonra bir deste nergis Sunup irşat ettin Selman’ı Haydar Durmaz akar çeşmim yaşı revanda Andelipler feryat eyler gülşende Yarın mahşer günü ulu divanda Emanettir sana Noksani, Haydar.
Okunan üç deyişin bitiminde düaz imam başlar. Düaz imam başlayınca gözcü: “Edep erkan” der. Canlar, edep erkan olurlar. Bacılar ise oturdukları yerden kalkarak Elif darı’na (Fatıma Darı) dururlar. Düazimam İki cihan içinde sahip hanedan Sıtkıyla ben Mustafa’yı sevmişem Dü çeşmi aladır ilm-i cavidan Nesl-i paki Mustafa’yı sevmişem. Haticetül Kübrabağı eremdir Çekti hak yoluna gör ne sitemdir Zümreyi şehidan zahi keremdir Hem Hasanhulki Rıza’yı sevmişem. Ehlibeyt yoluna koymuşuz seri Hamdolsun pirimin tuttum demanı Erler serfirazı hublar merdanı Hem Hüseyn-i Kerbela’yı sevmişem Zeynal’a hak dedim darına durdum Bakır’a, Cafer’e serimi verdim Hakikat babında Musa’yı gördüm Hublar şahı hem Rıza’yı sevmişem Taki, Nakierenlerin civanı Men araf sırrında seyrettim anı Kalmadı gönlümün şekki gümanı Askerihem mahlugayı sevmişem Hatayi sadığan kıldı ikrarı Daim met ederim hubbu Haydar’ı Muhammet Mehdi’nin sırrı seddarı Kutbil cemal ali aba’yı sevmişem. Düvaz İmam biter bitmez canlar secdeye iner, bacılar Elif darı’nı bozmaz darda dururlar. Dede şu duayı okur: Allah, Allah, Allah...Diliniz bülbül ola, hizmetiniz kabul ola, muradınız hasıl ola, On İki İmamlar yardımcınız ola, secdeye inen başları ağrı acı görmeye... Dil benden, nefes Hünkar Hacı Bektaşı Veli’den ola.... Gerçeğe hüüüüü... Mümine ya Ali...
Dua bitince canlar başlarını secdeden kaldırır; dep erkan olurlar. Farraş meydana gelir ve: Allah, Allah... Güruhu naciyem, Kırklar Meydanı’nda süpürgeciyem...Hüseyn-i Kerbela için gözlerim yaştır; yüz bin kere lanet Yezid’in bağrı taştır... Pirimiz, Kırklar içinde Seyyid_i Ferraş’tır... Ber cemal Muhammet, kemal İmam Hasan, İmam Hüseyin; Ali’yi sevenler versin Muhammed’e selavat..., der.
Canların hepsi birden selâvat getirirler: Allahümme salli ala seyyidina Muhammed ve ala ali Seyyidine Muhammed,denir. Selâvattan sonra Ferraş hizmetine devam eder.
Farraş, sağ ayak baş parmağını sol ayağının baş parmağının üstüne ko [-yasak kelime kullanıldı-] eğilir. Sol elini dar meydanına değdirir. Sağ elini süpürge gibi kullanarak üç defa Allah der, süpürür; Muhammetder süpürür, Alider süpürür. Elif darına durur. Dede şu duayı okur: Allah Allah...Hizmetin kabul ola, muradın hasıl ola, iki cihanda yüzün ak ola, Seyyidi Farraş’ın himmeti üzerinde ola, şefaatından mahrum etmeye...Gerçeğe hüü.... Duadan sonra Farraş, secdeye niyaz eder yerine oturur. Gözcü:
“Dar çeken didar göre!...” der.
Dede şu duayı okur: Allah Allah....Dar çeken didar göre, didar gören cehennem narı görmeye, erenler sefasına vara...Gerçeğe hüüü....
Bacılar, canlar yerlerine rahat otururlar. Sohbet
Dede bu arada bir sohbet açar ve canlara bilgi verir. Dedenin sohbetinden sonra tekrar hizmet başlar. Seccade(post)’nin Meydana Getirilmesi ve Serilmesi Seccade (post) cemin başlangıcında serilir. Seccade meydana sarılı vaziyette getirilir. Getiren canlar seccadeyi başlarından yüksek şekilde tutarak duaya dururlar. Bacılar ayağa kalkarlar.
Dede şu duayı okur: Allah, Allah Allah... Seccademiz peygamber eteği ola, ruzü mahşerde cem erenlerini Peygamber Efendimiz eteği altında toplaya. Erler evliyalar yardımcımız ola, seccadeye değen başlar ağrı acı görmeye, dil benden nefes Hünkar Hacı Bektaş Veli’den ola... Seccadeniz kutlu, ağzınız tatlı olsun... Hüüü... Ya Ali...
Dua alındıktan sonra seccade meyadana serilir. Seccade serildikten sonra seccadeyi seren can, dört köşesine niyaz eder; her köşesine niyaz ederken:
1. Estem tüm leyk, 2. Eklem tüm leyk, 3. Enem tüm leyk, 4. Emlam tüm leyk,der.Bu söylenen dört isim dört melek ismidir. Hünkar Veli Efendimiz, darı çeç üzerinde namaz kılmak için seccadesini serdiğinde bu dört melek her biri bir kenarından tutarak darı çecinin bozulmadan Hacı Bektaş Veli’nin namaz kılmasına yardımcı olmuştur. Delil-i Şahı Merdan’ın Yanması Delili Şahı Merdan yanmadan önce halkada oturan canlar kemerbes bağlanır. Dede, kemerbest duasını okur: La feta illa Ali, la seyfe illa Zülfikar. Allahu ekber, Allahu ekber...La ilahe illallahı valahü ekber....Allahu ekber ve lillahil hamd. Havalet ya Şahı merdan...Hü... Delil yanmadan el suyu verilir.
Canlar, kemerbest bağladıktan sonra delilci elinde (daha önceden hazırlanmış olan) delil ile meydana gelir. Dede, çerağ gülbengi’ni okur : Çerağ-ı rüşan, fahr-i dervişan, zuhur-u insan, hizmet-i piran, pir-i Horasan, küşad-ı meydan, kuvve-i abdalan, kanun-u evliya...Gerçek erenler demine hüüü... dedikten sonra ; delilci, dedeye yakın, halkanın sağ tarafına edep-erkan olarak oturur. (Edep-erkan demek, ayaklarını altına alıp diz çökerek oturmaktır.) Delilin Yakılması Delil üç kandillidir. Delilci her kandili yakarken ayrı kibrit çakar. Delilci her kandili yakarken şu methiye’yi okur: Er cemali, Muhammet kemali; Hasan, Hüseyin ve Aliyi sevenler versin Muhammet’e selâvat der...
Canlar da her kandil yanışında: Allahümme salli ala seyyidine Muhammet ve ala Ali Seyyidine Muhammed,diye selâvat verirler.
Dede şu duayı okur: Çün çerağ-ı fahr uyandırdık ol Hüda’nın aşkına Seyyidel kevneyn Muhammet Mustafa’nın aşkına Hem Hatice, hem Fatıma Hayrel-nisa’nın aşkına Saki el Kevser Aliyel Murtaza’nın aşkına Şah Hasan, Hulkı Rıza, Şah Hüseyn-i Kerbela İmam Zeynel Abidin, al-i aba’nın aşkına Muhammed Bakır olupdur, nesli pak-i Murtaza İmam Caferi Sadık, rehnümanın aşkına. İmam Musayı Kazım, serfirazı ehl-ı hak İmam Ali Rıza etkiyanın aşkına Şah Taki, ba Naki, hem Hasanül Askeri Ol Muhammed Mehdi sahip livanın aşkına Suzi aşkından derunum yanıp büryan olupdur Haşredek yanan yakılan aşıkanın aşkına Pirimiz, Hünkar’ımız Hacı Bektaşı Veli aşkına Devr olup gelen erin, enbiyanın aşkına Dede bu düvaz-imamı okuduktan sonra: Seyyidi saadet, muhibbi saadet, turu münacaat, ver Muhammet Mustafa’ya selâvat, der. Canlar hep bir ağızdan tekrar selâvat getirirler.
Dede bundan sonra çerağ(yani Delil-i Şah-ı Merdan) hakkında Kur’an-ı Kerim’den Nur Suresi 35-36 ayetleri’ni okur ve Türkçe açıklamasını yapar. Nur Suresi 35. Ayet: Allâhu Nurussemavatı Vel’ard, Meselû Nur’ihi Kemişkâtın Fiyha Mısbâh, Elmısbâhû Fiy Zucacec Ezzücâcetü Ke’enneha Kevkebün Dürriyyûn, Yûkadi Min Seceretin Mübareketin Zeytünatın Lâ Şarkıyyetin Ve Levlem Temseehû Nâr, Nûrun Alâ Nûr, Yehdllâhû Nâr, Nûrun Ola Nûr, Yehdillâhû Lin^rihi Men Yeşâi Ve Yadri Billâhûlemsâle Linnas. Vallahû Bikülli Şey’in Aliym.
Türkçesi: Allah Göklerin ve Yerin Nurudur. (Mü’minlerin Kalbinde) O’nun Nurû içinde Çerağ bulunan Bir Fener gibidir. O Çerağ Billur Bir Kandil İçindedir. Bu Kandil sanki Parıl Parıl parlayan bir yıldızdır. Ne Güneş’in Doğruğu ve Nede Battığı Yerde Bitmeyen Mübarek Bir Ağaçtan Zeytin Ağacından Yakılır. Yağı Ber Ateş Dokunmazsa Bile Hemen, Hemen ışık verecek gibidir. Nur üzerine Nurdur. Allah O Nura (Vela Nûr’iyle) Dilediği Kimseyi Hidayet Eder. Allah İnsanlara Misaller İrâdeyler Allâh Her Şeye Alimdir. Nur Suresi 36.Ayet Fiy Büyütin Ezinallâhû En Türfe’a Ve Yüzkere FiyhesMühü, Yüsebbih Lehû Fiyhâ Bilguduvvi Vel’ âsâl Türkçesi: O çerağı o evlerde(yakılır). Ki Allah onların Yüksek Tutulmasına Ve İçlerinde İsminin Zikrolunmasına İzin vermiştir. Oralarda Sabah, Akşam Onu Tesbih Ve Tenzin Ederler. Bundan sonra cem birlemekiçin selamname okunur.
Dede, delilciye hizmet duası yapar : Çerağ Düazı Çün çerağ-ı Fahr uyandırdık Hüda’nın aşkına Seyyid el kevneyn Muhammed Mustafa’nın aşkına Saki-i kevser Aliyyel Murtaza’nın aşkına Hem Hatice, Fatıma Hayrün Nisa’nın aşkına Şah Hasan hulki Rıza hem Şah Hüseyn-i Kerbela Ol İmam-ı etkiye Zeynel Aba’nın aşkına Hem Muhammet Bakır ol kim nesl-i pak-i Murtaza Cafer-üs Sadık İmam-ı Rehnüma’nın aşkına Musa-ı Kazım İmam-ı serfiraz-ı ehl-i Hak Hem Ali Musa Riza’yı sabira’nın aşkına Şah Taki ve ba Naki hem Hasan ül Askeri Ol Muhammed Mehdi-i Sahip Liva’nın aşkına Pirimiz üstadımız Bektaş Veli’nin aşkına Haşredek yanan yakılan aşıkanın aşkına Düaz -imam okunduktan sonra selâvat getirilir: Ber cemali Muhammed, kemali İmam Hasan, Şah Hüseyin, Ali ra bülende selâvat. Çerağ düazı biter bitmez dede, zakirlere: “Zikriniz hayra gele” der. Gözcü, canlara: “Edep erkan” der. Canlar edep erkan olurlar. Zakirler üç düaz imam okur. Bacılar ayağa kalkar Elif darına dururlar.
Delil Düazimamı Evvel baştan Hüda yaktı delili Muhammet Mustafa yaktı delili Safi nesli Cüneyd’i Haydar oğlu Aliyel Murtaza yaktı delili Ali’nin Düldülü’nün Kanberiyem Zülfikar-ı gaza yaktı delili Hatice Fatıma Kübrayı Zehra İmamlar silsilesi yaktı delili Hasan ki aşk ile girdi meydana Hüseyni Kerbela yaktı delili İmam Zeynal, İmam Bakır’ı Cafer Kazım, Musa, Rıza yaktı delili Muhammet Nakı’dan, Şah Ali Takı Hasanül Askeri Liva yaktı delili Muhammet Mehdi’dir Sahip Zaman’ı Eşiğinde geda yaktı delili Bilirim günahım hadden aşıptır Ali oğlusun eba yaktı delili On İki İmamlar nurdur Hatayi Hirim nuru Hüda yaktı delili. Delil Düazimamı Kudret kandilinde parlayıp duran Muhammed-Ali’nin nurudur vallah Zuhur edip küffar askerin kıran Elinde Zülfikar Ali’dir billah Elinde Zülfikar, altında Düldül Önünde Kanber’i dilleri bülbül Hatice Fatıma cennete bir gül Ona sırrım dedi Hak, Habibullah Zuhur etti İmam Hasan, Hüseyin Onların nurundan ziyalandı din Kırk pare bölündü Zeynal Abidin Çekerim yasını hasbeten lillah Muhammet Bakır’dan Caferi Sadık Şah’ım Kazım Musa Rıza dedik Tarikat abuyla cismimiz yuduk Hak dedi müminin kalbi Beytullah Takı, Nakı İmamların civanı Hasanül Askeri cismim sultanı Elinde hücceti Mehdi devranı Vakit tamam oldu gönderir Allah Ta ezel ezelden bunu böyle buyurdu Hariciler her dergahtan sürüldü Kün deyince yedi kat gök kuruldu Bir harf ile bina tuttu arşullah Virani’yem niyazım var ustaza Elinde Zülfikar, hem ehli kaza Binbir dondan baş gösterdi Mürteza Biz bir bildik, mürşit tuttuk eyvallah.Düvazimam Muhammet Ali’yi candan seversen Varınca bir tel ver Ali’ye turnam Hasan, Hüseyin’den imdat umarsan Varınca bir tel ver Ali’ye turnam Ol İmam Zeynel’in gonca gülleri Bakır kılavuzdur, sürer yolları Nuseyri dostunun zülfi telleri Varınca bir tel ver Ali’ye turnam Caferi Sadık’tan Musa-yı Kazım İmamı Ruza’ya bağlıdır özüm Sana armağandır Pir’e niyazım Varınca bir tel ver Ali’ye turnam Muhammet Takı’dan Şah Ali Nakı Hasan Ali Askeri cismimin bağı Yerin, göğün, arşın, kürsün direği Varınca bir tel ver Ali’ye Turnam Dedemoğlu Hak’tan tuttuk dermanı Küfrü deryasında bulduk imanı Seversen Mehdi’yi Sapih Zaman’ı Varınca bir tel ver Ali’ye turnam
Üç düvaz imamdan sonra canlar secdeye varır. Dede şu duayı eder: Allah, Allah...Zahir batın erenlerinin hizmetleri üzerinizde hazır ve nazır ola, Allah korktuğunuz yere uğratmaya... Dil benden, nefes Hünkar Hacı Bektaş Veli’den ola....Hüüü.... Duadan sonra meydana Farraş gelir, methiyesini okur: Allah Allah... Güruhu naciyem, Kırklar meydanında süpürgeciyem. Hüseyn-i Kerbela için gözlerim yaştır. Yüz bin kerre lanet olsun, Yezid’in bağrı kara taştır. Pirimiz, üstadımız, Kırklar içinde Seyyidi Farraş’tır.... Ber cemali Muhammed, kemali İmam Hasan, İmam Hüseyin... Ali’yi sevenler versin Muhammed’e selâvat.... Canların hepsi birden selâvat verirler: Allahümme salli ala seyyidine Muhammed ve ala Ali Muhammed Farraş üç kere, ‘Allah, Muhammed, Ali’ diyerek süpürge veya süpürgeyi temsilen eli ile soldan sağa doğru meydanı süpürür ve duaya durur.
Dede şu duayı eder: Allah Allah...Hizmetin kabul ola, muradın hasıl ola...Pirin Seyyidi Farraş’ın himmeti ve kerameti üzerinde ol. Şefaatından mahrum eylemeye....Gerçeğe hüüü....
Duadan sonra Farraş, secdeye niyaz eder, yerine oturur.
Gözcü: ”Dar çeken didar göre” der.
Dede şu methiyeyi okur: Dar çekenler didar göre, didar gören Hakk’a ere... Hak, cümlenin muradın vere...Erenler safasına vara, dedikten sonra edep erkan olan canlar rahat oturur. Dar çeken bacılar da yerlerine otururlar. Dede bu arada: Eşik yoklayan, beşik yoklayan... diye destur verir. Ve bir sohbet faslı açar. Sohbetten sonra dede cem birler. Cem birlemek için Nad-ı Ali duasını okur. Nad-ı Ali Duası : Bismi Şah...Nad-ı Ali’yel masharül acayibi tecihudu avneleke finnevagul lillallah haceten külli hammim ve gammim seenceliğ ve binuru azametike... Ya Allah... Ya Allah...Ya Allah! Ve bi nuru Nübüvvetike Ya Muhammet...Ya Muhammet..Ya Muhammet! ve bi sırrı velayetike Ya Ali...Ya Ali...Ya Ali! ...Muhaveli aleyha edrikni, edrikni, edrikni... Agisney ya gıyasel müstakim... La kazayi illa gaza Murtaza’yı bil iktidar...La feta illa Ali, la seyfe illa Zülfikar. Her gadayı, her belayı def eyler Perverdigar....Yezid’in boynundan gitmesin tığ ile teber...Mümin olan zikreylesin bu duayı... Leyni nahar Caferi Sadık kalbinde; bu duadır muteber... Cümle melek bu duayı zikreder. Sahar sahar, nasrun minallah vel fethen garip ve beşeril mümineyn... Ya Muhammet, Ya Muhammet, Ya Muhammet...Ya Ali! Dede daha sonra:
-Cem saflığına, ihtikat tamlığına, eksiğimize, noksanımıza diyelim bir Allah, Allah...
Tüm canlar “Allah...Allah” diye Hakk’ı çağırır. Dede şu duayı eder: Salli ala’dan kale yaptım...Bin bir yerden hisar çektim... İmam Hasan ile İmam Hüseyin’i kilit ettim... Muhammet Mustafa’nın mührünü bastım... Mühr ü Süleyman, kubbe-i devran...Düazda Oniiki İmam... Gele yetişe Sahip Zaman... İmam Cafer nüfusu, hürmeti üzerimizde hazır be nazır ola...Dem Ali; kerem, evliya Hünkar Hacı Bektaşı Veli’den ola... Gerçeğin demine hüüü....Ya Ali...Selâvat-name Dede cem birleme için selâvatname’yi okur.
Cem birliğine itikat tamlığına diyelim bir Allah, Allah der.Cemde tüm canlarda Allah, Allah diye Hakkı çağırır. Dede selâvatnameyi yüksek sesle okur:
Allahümme Salli Ala Seyyidina Nuru Muhammet Musta